"...Şimdi ikinizden son bir isteğim var, sizi mutlu edeceğine inandığım. Engin'in odasında asılı yaş günü fotoğraflarının her birinin arkasında bir harf yazılı. Bu harfleri birleştirdiğinizde ortaya bir cümle çıkacak, sihirli bir cümle! Bu cümle on üç harften oluşuyor. Biliyorum; senin, "uğursuzluk" üzerine takıntıların var, bu anlamda on üç rakamını da hep uğursuz kabul ederdin. Fakat bundan böyle on üç sayısını da seveceksin canım, emin ol.

Dileğim, hep huzurlu ve mutlu kalın. İkinizi de Rabbime emanet ediyorum!

Mutlak hayat diyarından Eşin, Raziye"

Fahri'nin tutamadığı gözyaşları; mektubu yazarken damlayan ve sararan, karısının gözyaşlarına karıştı.

Hemen oğluyla beraber fotoğraflan duvardan indirdiler. Yavaşça, çivileri gevşetip fotoğraflara destek veren kartonları çıkardılar. Hakikaten her birinde bir harf yazılı idi. Tarih sırasına göre harfleri yan yana getirdiler.

Ve sihirli cümle çıktı ortaya:
"Sizi Seviyorum"
On üç harf. Bu sayı artık nasıl sevilmez?
Baba, oğul sımsıkı birbirine sarıldı.